Aleviliğin el kitabı

Yalın anlatımı ve açık mesajlarıyla bir ”Alevilik El Kitabı“ niteliğinde olan çalışma, insanların çok ihtiyaç duyduğu bir ”ön bellek ve bilgilenme“ kitabı. Bu çalışmanın, belli bir işlev yükleneceği ve Kürt Aleviliği konusunda anlamlı bir mesaj vereceğini söylemek mümkün.

Ahmet Güven - Alevilik Nedir?
Ahmet Güven – Alevilik Nedir?

Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt kimliği gibi Alevi kimliği de yasaklıydı. Dolayısıyla, yakın döneme kadar Kürtler’in ya da Aleviler’in kendilerini yazması yasaklanmış, bunların yerine resmi ideoloji güdümlü asker ve sivil Kemalist kalemşörler konuşa gelmişlerdi.
Aslında bu tutum, temelleri, yeni bir ‘’toplum mühendisliği“ne soyunan İttihad ve Terakki Hareketi tarafından atılan ‘’etno-dinsel arındırmacı, tek-tipleştirmeci ve Türk- İslamlaştırmacı“ politikanın devamından başka birşey değildi. Bu nedenle, önlerine koydukları hedef de, İttihatçıların ideolojik ve politik temellerini attıkları halde, yenilgi dolayısıyla tümüyle uygulamaya koyamadıkları bu politikayı hayata geçirmekti.
Nitekim, İttihatçılar’ın Ziya Gökalp başkanlığında oluşturdukları Etno- Dinsel Politik Araştırmalar Kurulu, Cumhuriyet döneminde de görev başındaydı. Ziya Gökalp’ın,  ‘’Türkiye Demografyası“  çalışması ile M. Kemal tarafından hazırlatılıp, ilk  kez 1970’li yıllarda yayımlanan Kürt Aşiretleri çalışması, bu türden çalışmalardı. Keza, İttihatçılar’ın ‘’Kürt uzmanı“ Arnavut kökenli Naci İsmail Pelister (nam-ı diğer Dr. Friç) ; Ermeni uzmanı Esat Uras ve Alevilik raportörü Çerkez kökenli Baha Said, Cumhuriyet döneminde de görev başındalardı..
1960’dan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi (TİP) hareketiyle  birlikte yeni bir tartışma ve sorgulama sürecinin başladığını söyleyebiliriz.  Nitekim, önce Kürt sorunu, ardından da Alevilik  sorunu irdelenmeye başlanmıştı. Bu kez, sorunun asıl muhatapları da bu tartışmalara katılmaya başlamıştı. Neyse ki, bireylerin, toplulukların ve halkların tartışma ve sorgulama sürecine girmesiyle birlikte, hem  Kürt meselesinde hem de Alevilik konusunda yeni bir yöneliş başlamıştı. Naçizane, bizim de yaklaşık 40 yıldır içinde bulunduğumuz bu yeni süreç; alışılagelmiş değer yargılarını, ezberleri önemli ölçüde tasfiye etti ve yeni araştırmaların ortaya çıkmasına önayak oldu.
Ahmet Güven ve ‘’Alevilik Nedir?“
İşte, bunun son örneklerinden biri de, hemşehrimiz Ahmet Güven oluyor. Ahmet Güven, ‘’Alevilik Nedir?“ sorusu ekseninde; gerek Aleviler’in gerekse Aleviliğin karşı karşıya bulunduğu sorunları irdeliyor. Konuya sosyolojik bir yaklaşımla , felsefi ve teolojik  açılardan  yaklaşan Ahmet Güven; farklı görüş ve düşünceleri temsil eden eserlerden yola çıkarak, bunları ayrı ayrı irdelemeye tabi tutuyor. Çeşitli Batılı teolojik ve felsefi kaynakların belirlemesiyle ‘’din“ olgusunu irdeleyen ve Aleviliğin değişik din kategorileri karşısında konumlanışını değerlendiren araştırmacı; Aleviliğin İslam içinde olmadığı ve tek-tanrılı dinlere benzemeyen kategoride bir din olduğu bulgusuna ulaşıyor. Bizim yaklaşık 20 yıldır savunduğumuz ‘’Alevilik doğal ve felsefi bir dindir“  görüşüne yakın duran araştırmacı, ‘’Aleviliğin Hint panteizmi ve Yunan felsefesi ile ortak özellikler taşıyan panteist karakterli bir din olduğu“  sonucuna varıyor.
Gerek yalın anlatımı, gerekse açık mesajlarıyla bir ‘’Alevilik El Kitabı“  niteliğinde olan çalışma, aynı zamanda insanların çok ihtiyaç duyduğu bir ‘’ön bellek ve bilgilenme“ kitabı. Bu özellikleriyle çalışmanın, belli bir işlev yükleneceği ve özellikle Kürt Aleviliği konusunda anlamlı bir mesaj vereceği açıktır.
İki hususa özellikle dikkat çekmek istiyorum. Birinci konu Şah İsmail’le ilgilidir… Şah İsmail döneminde, Alevilik henüz egemenliğini sürdürmektedir. Dolayısıyla, Erdoğan Çınar gibileri tarafından gündeme getirilen ve ona atfedilen Kızılbaş cezalandırması, Yavuz Selim’in doktorunun oğlu Hoca Sadeddin’in bir uydurmasından ibarettir. Şahkulu yanlısı bazı unsurların cezalandırılması ise, bir Safevi kervanının vurulmasıyla ilgilidir. İkinci husus ise yakın dönem Alevi asimilasyonuyla ilgilidir. Bu politikanın yeni ayağı da ilk kez 1993’ten sonra değil; daha 1984’teki Kürt isyanının akabinde 1985’teki bir Milli Güvenlik Kurulu kararıyla başlamaktadır ki, bunun belgelerine çeşitli çalışmalarımda daha önce yer vermiştim. Bu politikayı zorbalıkla ikame etmeye çalışan 1980 Cuntası’nın partisi MDP’ye Kurucu Genel Başkan Yardımcısı olan İzzettin Doğan’ın, sonraki çalışmalarıyla ‘’Alevi asimilasyonunda bir iç mimar“ olduğu ise ortadadır…
Ahmet Güven kardeşten, bundan sonra özellikle  en büyük Alevi- Kürt havzalarından birini oluşturan İçtoroslar kültürü ve Hakikatçı Aleviliği üzerinde yoğunlaşmasını beklediğimi belirtiyor ve bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum.

MEHMET BAYRAK  

İlginizi çekebilir...

PSAKD-DANISMA-KURULU-

PSAKD yöneticileri: Gençlerimiz ışık saçıyor-VİDEO

PİRHA- PSAKD şube yöneticileri, Antalya’da gerçekleştirilen iki günlük danışma kurulu toplantısını değerlendirdi. Uzun aradan sonra …