Alevi inancına göre Hakk’a uğurlama ritüeline karşı çıkanların saldırıları devam ederken, Sanat Yönetmeni Necati Şahin, “Bağlama ile Alevi Cenaze Erkanı ve Şeb-i Arus” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Şahin, “Siz, deyiş-bağlama ile “Alevi cenazesi” kaldırılmaz diyen Aleviler; Siz, Aleviler ölüsünü “çalgı” ile gömüyor diyerek alay eden dinciler; Siz, dünyanın en ücra köşesindeki ideolojinize yakın liderlerin ayakkabı numarasını bile bilen,
ama ülkesindeki milyonlarca Aleviyi sadece “yanan, yakılan, katliama uğrayan bir topluluk” olarak bilen, deyişlerle yapılan “Alevi Cenaze Erkanı”nı görünce; “Aaa, coğrafyamızda böyle töre mi varmış” diye gelişi güzel yorum yapan
memleketim aydınları; sizler yazdırdınız bu yazıyı bana” dedi.
Necati Şahin, “Cenazede müzik mi olur” diyenlere Mevlana’nın cenaze töreni olan Şeb-i Arus’u hatırlattı. Şahin Mevlana’nın ölüm gününde müzik aletleri Bendir, Ney, Kudüm, Rebab, Ut, Def, Kanun, Tambur ile anıldığını belirtti.
Necati Şahin’in yazısının tamamını olduğu gibi yayınlıyoruz.
“BAĞLAMA” ile
ALEVİ CENAZE ERKÂNI
ve
“ŞEB-İ ARUS”
Bu konuya girmeyecektim ama,
Siz,
Deyiş-Bağlama ile “Alevi Cenazesi” kaldırılmaz diyen Aleviler;
Siz,
Aleviler ölüsünü “çalgı” ile gömüyor diyerek alay eden Dinciler ;
Siz,
dünyanın en ücra köşesindeki ideolojinize yakın liderlerin ayakkabı numarasını bile bilen,
ama ülkesindeki Milyonlarca Aleviyi sadece
“yanan, yakılan, katliama uğrayan bir Topluluk”
olarak bilen,
Deyişlerle yapılan “Alevi Cenaze Erkanı”nı görünce;
“Aaa, Coğrafyamızda böyle töre mi varmış”
diye gelişi güzel yorum yapan
“Memleketim Aydınları”;
Sizler yazdırdınız bu yazıyı bana…
“MÜZİK ile cenaze mi kalkarmış?” diye soran
“Memleketim İnsanlarına”:
Her yıl
“ŞEB-İ ARUS” Etkinliğine ,
Devlet Başkanımız,
Ana Muhalefet Liderimiz,
Bakanlarımız,
Diyanet “Başkanımız”,
Hocalarımız
Yazarlarımız,
Kelamcılarımız,
Sanatçılarımız,
Parti Başkanlarımız,
Milletvekillerimiz,
Valilerimiz
Komutanlarımız
Belediye Başkanlarımız,
Meclis Üyelerimiz,
ve daha niceleri
birbirini ezerek koşarlar
KONYA’ya…
Değil mı?
Açın, bakın,
her yerde okuyabilirsiniz…
Ben hemen şimdi göz atıyorum:
Karşıma Wikipedia”da çıktı:
“Şeb-i Arus, Türkçe: Düğün Gecesi, (Farsça şeb: gece, Arapça arus: düğün), Mevlevilikte Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin öldüğü gecedir. Mevlana Celaleddin Rumi, bu geceyi Rabb’ine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğü Düğün Gecesi olarak adlandırır…”
Yani ” Hakka Vuslat”…
Yani Mevlâna’nın Yaradan’a kavuşması..
Yani ” bizim ölümümüz ebedi düğündür”
diyen Mevlâna’nın cenaze törenidir ŞEB-İ ARUS…
Muhteşem, saygın, ulvidir…
Gülbang okunur, sema dönülür, ilahi söylenir tasavvufi müzik eşliğinde…
İşte müzik aletlerin de bazıları :
Bendir, Ney, Kudüm, Rebab, Ut, Def, Kanun, Tambur…
Sevgili Kardeşim…
Tam 747 Yıldır
Anadolu’nun göbeğinde
Mevlâna’nın “ölümü” böyle anılır.
Tam 747 Yıldır Dünya’nın birçok ülkesinde de Mevlana’nın ölüm günü, yani “Yaradana Kavuşma Günü” böyle anılır…
Ve
Tam 747 Yıl önce Anadolu’da “Yaradan’a Kavuşan” Mevlana, Yaradan’a böyle yolcu edilmiş.
Anladın mı Sevgili Kardeşim?
Aynı Anadolu’da
binlerce yıldır yaşayan, bunca katliama, baskıya rağmen yaşayan kadim ALEVİ inancındaki “Cenaze Erkanı”ın bir rengine
neden dil uzatıyorsun?”
Bak, ne diyor Alevi Öğretisi “Ölüm” için :
“Hakka Yürümek,
Don Değiştirmek,
Hakk ile Hak Olmak,
Hakk’tan Gelip Hakk’a Yürümek …”
Ardından da;
” Devr-i Daim Olsun,
Devr-i Asan Olsun,
Işıklar Yoldaşı Olsun
… “
diyor…
“Öldü” demiyor!
Çünkü “ölüm” yoktur Alevi öğretisinde…
Bak, ne diyor Mevlana’nın çağdaşı Alevi Ozanı Koca YUNUS:
“Ölürse Ten ölür Canlar ölesi değil…”
“Ölen” Ten’den Yaradan’a giden
“CAN” için yapılan uğurlamaya Aleviler,
“Hakka Yürüme Erkanı” derler…
Bölgesine, Doğasına, Toprağına, göre farklı renkleri vardır…
Ayrıca, bütün inançlar, dinler Cenazesini Müzik, Ezgi, Ağıt, İlâhiler ile bezenen ritüellerle kaldırmazlar mı?
Anadolu’nun birçok yöresinde “Ağıtçı Kadınlar” yok mu?
Cenaze Törenlerinde
Kuran, İncil, Tevrat düz metin gibi okunmuyor, değil mi?
Ulvi bir makam ile okunuyor, değil mi?
Kur’ân- Kerîm’i güzel, duygulu, ulvi okusunlar diye hafızlar yetiştirilmiyor mu?
Hafızlardan büyük musik-i üstatların çıkması tesadüf mü?
Hıristiyanlar, o dehası orglar eşliğinde ilhaliler söyleyerek vedalaşmaz mı sevdikleri ile?
Budistler, Hindular müzik eşliğinde cenazelerini kaldırmaz mı?
Kızılderili ölüm töresinde müzik/dans yok mu?
Kara Afrika’nın ak yürekli insanları kendi kutsal ezgileri, dansları ile kaldırmazlar mı cenazelerini?
Birçok toplumun cenaze törenlerinde Chopin’in, Mozart’ın Cenaze Marşları çalınmaz mı?
Ya da
Itrî’nin Segâh makâmındaki Tekbiri çalınmaz mı?
İşte Sevgili Kardeşim,
İsteyen ALEVİLER de,
kutsalı Deyişlerini, diğer kutsalı Bağlaması eşliğinde söyleyerek
“CAN”ını yolcu eder Yaradan’a…
Eyvallah!
Bu konuyu tartışma konusu yapan
ALEVİLERE de
bir çift sözümüz olacak tabii ki:
“Ölüsünü” bile tartışan Toplum
zaten ölmüştür!”