Ermeniler mi?
Onları yel üfürmüş, su götürmüş.
Bu ülkede, Pınar Selek’in başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Pınar Selek tarafından kaleme alınmış “Bir öğrencinin ağzından Ermeni Katliamı”nın, konuyla ilgili yüklü anlamlar taşıyan başarılı bir ‘Hiciv’ yazısı olduğu düşünülmektedir.
Ermeniler mi?
Onları yel üfürmüş, su götürmüş.
Bir kere bu ülkede Ermeni Katliamı filan olmadı. Ben hiç görmedim. Hayatım boyunca hiç Ermeni arkadaşım olmadı.
Olsun da istemezdim zaten. Çok cimri olurlarmış.
Bana silgisini, kalemini ödünç vermeyen bir arkadaş işime yaramazdı ki..
Onların cimri olduklarını sınıf öğretmenimiz anlattı. O çok bilgili bir insan. Her şeyi bilir.
Ermeniler kimlermiş, nasıl yaşarlarmış, hiç kimse bilmiyor.
Belki Ermeni diye bir şey yoktur. gulyabani gibi, yaşlıların anlattığı canavar türlerinden de olabilir.
Ben Ermeni kelimesini duyunca korkuyorum. İyi ki yoklar. Olsalardı hepimizi yerlerdi.
Tarih hocamız anlattı. Ermeniler teröristmiş. Bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne göz dikiyorlarmış. Şimdi de Ermeniler’in katledildiğini söyleyerek Türkiye’yi bölmek istiyorlarmış.
Türkçe hocamız da Ermeni kelimesinin terörist kelimesiyle aynı kökten geldiğini anlattı. İkisinde de “er” kelimesi varmış. Er askerlikle ilgili, askerlik öldürmekle ilgili.
Tabii Türk ordusundan bahsetmiyorum. Türk erleri kimseyi öldürmez. Onlar küçüklerini sever, büyüklerini sayar.
Ama Ermeniler özellikle bizim yaşımızdaki çocuklara göz dikerlermiş.
Önce tecavüz eder, sonra kanını içerlermiş. Geceleri rüyama giriyorlar. Kocaman kafalı, tek gözlü devler..
Eskiden Gulyabani’den korkuyordum. Şimdi artık ona inanmıyorum. Belki biraz daha büyüyünce Ermeniler’e de inanmam.
Ben anneme de sordum, babama da. Onlar bana bir şey söylemediler. Dedem de bilmiyor. Hatta ben sorunca kızdı: “Ermeni filan yok, kim uyduruyor, bir daha ağzından öyle kelimeler çıkmasın” dedi.
Ben de bu kompozisyonu yazdıktan sonra Ermeni kelimesini ağzıma almayacağım.
Annemlerin köyü eskiden Ermeniler’inmiş. Bir kere annem ağzından kaçırdı. Ben de ona “Korkmadınız mı? Ya ruhları sizi yeseydi?” diye sorunca suratıma vurdu. Annem beni hiç dövmez. Ermeni değil. Ama bu konu açılınca sinirleniyor işte.
Annemin dedesi o köye başka yerden gelmiş. Geldiklerinde, köy çoktan terk edilmiş. Yani Ermeni filan yokmuş. Köyün geçmişi Hititler’e kadar uzanıyormuş. Tarih kitaplarında her şey yazıyor. Sonradan Selçuklular, daha sonra Osmanlı gelmiş.
Cumhuriyet en son.
Ermeniler ne olmuş? Onlar yokmuş. Eskiden yaşadıklarına dair bir rivayet varmış. Çocukları korkutmak için bu tür yaratıkların olduğuna inanılırmış. Ama çocuklar büyüyünce, bunun bir masal olduğunu anlamışlar.
Onları biz katletmedik. Türkler karıncanın kılına bile zarar vermezler. Silah nasıl kullanılır, bilmezler, hep “Yurtta sulh, cihanda sulh” derler ve herkese çiçek verirler.
Niye başkalarını öldürsünler ki! Türkler öğünürler, çalışırlar, güvenirler…
Ne mutlu Türküm diyene!
Ermeni Katliamı konusunda kimse bir şey anlatmıyor.
Geçenlerde bir arkadaşımın evine gittim.
Babası Ermeniler’in isim değiştirdiğini, PKK ismini aldıklarını söyledi ve bana PKK Katliamları’nı anlattı.
Hüngür hüngür ağladım. Hepsi şeytan gibiymiş ve bu ülkenin kötülüğü için çalışırlarmış.
Aslında onlar bizi katletti. Ellerine kılıçları aldılar. Allah Allah sesleriyle üzerimize saldırdılar.
Çoluk çocuk demeden bizi kestiler. Kadınlara tecavüz ettiler.
Bir kısmını yanlarına aldılar, bir kısmını sattılar.
Bu ülkede Türk diye bir şey bırakmadılar.
Bize soykırım uyguladılar. Malımıza, mülkümüze el koydular.
Sonra Allah cezalarını verdi.
Birden bire hepsini cehenneme gönderdi.
Tıpkı masallardaki gibi. Bir mucize olmuş ve biz dirili vermişiz. Mezarlarımızdan doğrulup yaşamaya başlamışız.
Bir prens gelip bizi öpmüş ve uyanmışız.
Bir peri kızı tüm yaralarımızı iyileştirmiş… Ve bu cennet vatan bize kalmış.
Ermeniler mi?
Onları yel üfürmüş, su götürmüş.”
Pınar Selek