Êzîdî – Kızılbaş – Yaresan Kürtler kitabı çıktı

Mehmet Bayrak, Kürt ve Kürtlerin heterodoks dinleri konusunda bir ekoldür. Daha önce pek bilmediğimiz tarihi olayları belgelerle sunar bize. O güzelim üslubuyla, adeta gözlerimizin önüne serer olup bitenleri. Tanıkları dinler, belgeleri gözden geçirir, gözlemler ve yorucu bir koşuşturmadan sonra eserlerini ortaya çıkarır.

Bayrak’tan “Êzîdî – Kızılbaş – Yaresan Kürtler’’
Bayrak’tan “Êzîdî – Kızılbaş – Yaresan Kürtler’’

Mehmet Bayrak’ı tanımak bir ayrıcalıktır. Çünkü kuru bir tarih anlatımıyla kalmaz, araya zekice şakalar da serpiştirir. Onun içindir ki, seminerlerin vazgeçilmez adamıdır o.
Bütün eserleri belgelere dayandırılarak kaleme alınmıştır. Konuşmalarında da öyledir. Söz konusu alanlarda artık bir otoritedir. Kürt tarihi ve Alevilik konusunda en yetkin kişilerden biridir. Son iki çalışmasını da merak ediyordum. Malum imkânsızlıklardan dolayı, bir türlü ulaşamıyordum bu kitaplara.
E-postama gelen mesajla kitapların oldukça yakınımda olduğunu öğrendim. Sevgili gazeteci Cemal Turan, Özgür Politika’nın merkezine getirmiş ve gazetenin emektarlarından Ahmet Yücedağ da bana ulaştıracaktı. Bu haberi aldıktan birkaç gün sonra Ahmet Yücedağ bizdeydi. Kitapları getirdiğinde çocuk gibi sevindim. Kitaplar çok kalındı. Ama korkmadım. Çünkü Mehmet Bayrak hocanın üslubunu bilen birisiyim.

Tekrardan yaratılan Ali

“Êzîdî – Kızılbaş – Yaresan Kürtler” adlı kitabını okumaya başladım. Alevilikle başlıyor kitabın ilk bölümüne. Misyonerlerin Aleviler hakkında yazdığı raporlar var. Çok ilginç belirlemelerden bulundukları kanısındayım. Kürtlerin geçmişteki dini inançlarından bihaber olmalarından dolayı, Aleviliği nereye koyacaklarını bilemeyen misyonerler de mevcut. Yalnız biri kulaktan dolma bilgilerle raporunu hazırlamış. Bu dediğim kişinin dışındakilerin vardıkları sonuç hep aynı; bu Kürtlerin çok farklı bir inancı var biçiminde…
Kızılbaş Kürtlerin milli kimlikleri konusunda da şaşkınlık yaşadıklarını görüyoruz. Ermeni olabilecekleri savıyla hareket edenler de var çünkü.
Bilmedikleri, yan yana yaşayan iki halkın ve bu iki inancın birbirinden etkilenmesidir. Ortadoğu coğrafyasında ortaya çıkan dinlerin neredeyse tamamı, Kürdistan coğrafyası üzerinde bir etki yaratmışlardır. Özelde yukarı Mezopotamya’da iç içe giren dinlerin, Alevi Kürtlerin üzerinde bir tesir yarattıklarını görüyoruz. Yalnız doğaya ve insanlara olan bağlılıkları, günümüze kadar devam edip gelmiştir. On dokuzuncu yüzyıl misyonerlerin rapor belgelerini okudukça, kafanızdaki soru işaretleri de birer birer cevaplarını buluyor.
Çıkardığım sonuç şu: Ali’nin Kürtler tarafında tekrardan yaratıldığını, misyonerlerin havsalaları pek idrak edemiyor.  Çünkü Avrupa insanı günümüzde bile, doğuya bakışı hep toptancıdır. Bu inançlarının sarsılmasını da pek istemezler. Çünkü Dersim coğrafyasında Ali Kürtleşmiştir. İnsancıl, panteist ve bilge bir Ali’ye dönüşmüştür. Bu sonuca vardıklarını da görüyoruz.Belgeler konusunda da tarafsız davranmış Mehmet Bayrak. Tek bir iddia ve gözleme dayanan raporlar yok. Belgelerin çeşitliliği kitabı daha da zenginleştirmiş.

Ali İlahiler ya da Ahle Haq, Yaresan Alevileri

Ahle Haq, kanımca Hakkın milleti ya da hakkın insanları anlamına geliyor. İran Kürdistan’ında ve Güney Kürdistan’da bu dine inanan insanlar mevcuttur. Güney Kürdistan’da Ahle Haq’çılara Kakai denmektedir. Dilimizin Soranice lehçesinde kardeşlik anlamına geliyor. Yine misyonerlerin, bu din hakkındaki belgelerine yer verilmiş. Birçok noktada Alevilikle neredeyse aynıdır. İsimler değişmiş yalnızca. Bu inanca mensup Kürtlerin kökenleri, yine bazı misyonerlerin kafalarını karıştırmış. Ali orda da dışa karşı kutsal kişi olarak gösterilse de, özde kutsallıkları farklıdır. Alevilikte olduğu gibi, içinde Hıristiyan ve Musevi öğeler de taşımaktadır. Özünü ise Zerdüştilik oluşturur. Sultan İshak, Bünyemin ve Davut’un yerleri Ali’den daha ayrıcalıklıdır.
Bu bölümde Alevi – Bektaşi edebiyatının temelini atan Baba Tahire Üryan hakkında da birçok bilgiye ulaşıyoruz. Baba Tahire Üryan’dır ki Ömer Hayyam’a, Hacı Bektaşi Veli’ye ilham kaynağı olmuştur.

Ve Êzîdîlik

Misyonerlerin yanlış bir bilgilendirmelerini düzelterek, Êzîdîlik inancıyla ilgili bölümü sizlere anlatmaya çalışacağım. Êzîdî ya da Yezdan Farsça bir kelime değildir. Farsça ben “men” demektir. Kürtçe de ise “ez” ben anlamına geliyor. Ezdanın kelime anlamı beni veren, beni yaratandır Kürtçe. Eski Kürt dinine en yakın olanlar da Êzîdî inancına mensup olan Kürtlerdir. Gelenek ve göreneklerine çok sıkı bir biçimde bağlılar. Alevilik gibi dinamik ve sürekli değişen bir yapıları yok. Statik oldukları için geçmiş Kürt inancıyla olan bağları hala çok sıkıdır.
Kitabı bitirirken, Êzîdîlik – Alevilik ve Yaresan inançlarının Zerdüştlüğün üç farklı mezhebi olduğu da kafamızda netleşiyor.

Kitabın sihrini bozmak istemiyorum. Onun için bu ansiklopedik bilgilere ulaşmak istiyorsanız, “Êzîdî – Kızılbaş – Yerasan Kürtler” adlı kitabı okuyun derim.
MEHMET SÖĞÜT

İlginizi çekebilir...

PSAKD-DANISMA-KURULU-

PSAKD yöneticileri: Gençlerimiz ışık saçıyor-VİDEO

PİRHA- PSAKD şube yöneticileri, Antalya’da gerçekleştirilen iki günlük danışma kurulu toplantısını değerlendirdi. Uzun aradan sonra …