
Ya bu kimliği yırtıp varlığımızı Türk varlığına armağan etmekten kurtulacağız, yada bizlere dayatılan ve bize biçilen o kiliğin altında her gün horlanarak yok olacağız.
Ersin Korkut Hakkârili Kürt bir ailenin çocuğu. Bugüne kadarki tiyatro ve sinama oyunculuğunda belli bir kariyer edinmiş başarılı bir oyuncu. Genellikle komik rollerde oynayarak önemli bir kitlenin gönlünde yer etiği biliniyor. Kürtlüğünü çok fazla dillendirmeden Kürt kökenli olup ama bir Türk gibi yaşamını sürdüren bir arkadaş. Öyle devam ettiği sürecede bir sorun yok. Ama bu sınırın dışına çıkıp bilinç altındakini dışa vurunca hedef olmaktan linç edilmekten kendisin kurtaramadı ve her Kürtün başına gelen onunda başına geldi.
Ersin Korkut Amed başkentimiz dediği için saldırıların hedefi oldu. Bu ülkede, baskıya uğramak, horlanmak ve aşağılanmak sanki Kürtlere hakmış gibi gören, ırkçı, şoven, milliyetçi Türklerin bilinç altlarında ki korkularının bir sonucudur.
Kürtlerin uyanışı ve kendi etnisitelerini açıkça ilan etmeleri ve kendi Ana dillerini hayatın her alanında kulanmak istemeleri, inkarcı ve tekçilik üzerine kurulan Cumhuriyetin, sonu olacağını bildikleri için bu kadar saldırgan ve tahammülsüzler.
İrfan Aktan dediği gibi “ Dersimliyseniz, “Tunceliliyim”, “aslen doğuluyum” “diyerek istenen mesajı verebilir, teslim bayrağını gösterebilirsiniz mesela”.
Bu ülkede Kürtler, Aleviler ve farklı etnik azınlıklar bu inkarcı politikalarla hep karşı karşıya kalamışlardır. Aleviyim, Kürdüm ve Kürdistanlıyım demiyeceksin. Amed başkentimdir demiyeceksin. Bunları telafuz ettiğin anda bölücülük suçu işlemiş olursun ve terörist olarak damgalanırsın. Bu ülkede Kürtler, kendilerini “Kürt kökenli Türküm” diyerek, Aleviler Müslüman Aleviler olarak ancak kendilerini tarif edebilirler o kadar.
Ersin Korkut Amed başkentim dediği için sosyal medya üzerinde İslamcı faşist iktidar yanlıları ve ulusalcıların adeta linçiyle karşı karşıya kaldı.
Bu saldırılarda korkan Ersin Korkut cumhuriyetin haberine göre söylediklerinin yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür diledi: “Ben Diyarbakır’ı bu yörenin, bölgenin kültür başkenti anlamında söyledim. Hatta gündüz bunu anlatan bir paylaşım da yaptım. İzmir, Ege’nin kültür başkenti, merkezidir. Bunun gibi. Bu anlamda söyledim, ama düşüncemi doğru ifade edemedim. Ben siyasetten anlayan bir insan değilim. Tabii ki tek başkentimiz vardır ve Ankara’dır. Çok üzgünüm. Ben Türkiye’de herkesin birlikte mutlu bir şekilde yaşamasından başka hiçbir şey düşünmem. Herkesten özür dilerim”dedi.
Bir özürle değil, bin özür dilese bu arkadaşa, ırkçı, faşist ön yargılarla, o artık istenmeyen biri olarak kalacaktır. Keşke özür dilemeseydi ve söylediklerinin arkasında durmayı bilseydi. Ama o durmadı korktu ve geri adım attı. Belkide onun geri adım atmasında yakınlarının telkinleri etkili oldu bunu bilmiyorum, ama tahmin ediyorum…
Bu konuda Ersin arkadaşın pişmanlıkları ve özürü ırkçı Türkçüler tarafında kabul göreceğini düşünmüyorum. Bundan sonra olası sonuçlarına katlanacaktır Ersin Korkut. Her hangi bir dizi ve tiyatro oyununda kendisine yer bulma konusunda oldukça zorlanır diye düşünüyorum. O, söylediğinin arkasında dursaydı ve daha tutarlı bir tavır sergilemiş olsaydı başta Kürtler olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinden yana olan herkesin gönlünde taht kuracaktı. Ne kadar özür dilerse dilesin artık o sakıncalı bir Kürt.
Milliyet gazetesinde Ali Eyüboğlu Ersine bir tavsiyede bulunuyor. “Ersin Korkut, bu açıklama yerine keşke İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yayımladıkları bildiriyle tepki toplayan 103 amiral için kullandığı sözcüğü hatırlayıp, şöyle deseydi: ‘Kafam biraz güzeldi, yaptığım zevzeklikti, özür dilerim.’ Böylesi daha samimi olurdu” diyor. Irkçı olmak böyle bir şey. Demek istiyorki Ali Eyüboğlu denen zattı muhterem; kendini aşağıla, geri zekalı olduğunu, sarhoş olduğunu söyle ki inandırıcı olasın artık sen damga yemiş bir Kürtsün diyor. Merak ediyorum, Esat Korkut kabul görmeyen bu özürünü nasıl kabul ettirecek???.
Ersin Korkut özür dilemeseydi inanıyorumki daha çok sahipleneni olacaktı. Özellikle Kürtler onu sahiplenirdi. Bu özürden sonra kendi kendini değersizleştirmiştir ve yalnızdır artık. Kendi Ana kimliğiyle kendisini var etme tutumu sergileseydi saygıya değer bir tutum sergilemiş olurdu. Bu kişinin damarlarında Kürt kanı dolaşırken Türküm maskesiyle dolaşıma sokarsa kendisini, değer kazanmaz kaybeder.
Kürt kimliğinin arkasında durmalıydı. Devletin ona dayattığı kimliğin arkasında değil. Kendisini zorlamaya ve kendisini hiçleştirmeye girmeden dik bir duruş sergilemeliydi Ersin Korkut.
İrfan Aktan’ın Mahmut Esat Bozkurtun aktardığı: “Biz Türkiye denen, dünyanın en hür ülkesinde yaşıyoruz. Mensubumuz inançlarından samimiyetle bahsetmek için bundan daha müsait bir ortam bulamazdı. Onun için hislerimi saklamayacağım. Türk, bu memleketin yegâne efendisidir, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette bir tek hakları vardır: Hizmetçi olma, köle olma hakkı. Dost ve düşman ve dağlar bu hakikati böyle bilsinler.”
1930’lu yıllarda Mahmut Esat Bozkurtun bu topraklarda yaşayan farklı enik ve inançsal kimliklere biçtiği kimlik bu. Ya bu kimliği yırtıp varlığımızı Türk varlığına armağan etmekten kurtulacağız, yada bizlere dayatılan ve bize biçilen o kiliğin altında her gün horlanarak yok olacağız.
12 Nisan 2021
Resul Erenler