Günler ağır. / Günler ölüm haberleriyle geliyor. / En güzel dünyaları
/ yaktık ellerimizle / ve gözümüzde kaybettik ağlamayı:
/ bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp / gözyaşlarımız gittiler
/ ve bundan dolayı / biz unuttuk bağışlamayı…/ Varılacak yere
/ kan içinde varılacaktır./ Ve zafer / artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp / koparılacaktır…
Nazım Hikmet
+++
Yüreğinde evlat hasretiyle yıllarını-ömrünü tüketerek bekleyen Anneler ölüm haberleriyle yıkılıyor. Bu kaçıncı ateş, Kantarmalı Annelerin yüreğine kor gibi düşen.
Hüseyin Yüksel ve arkadaşları genç yaşta, hun harca katledilirken Nurhak dağının eteklerinde, Kantarmada Anneler ağıda durmuştu. Onların acıları daha dinmemişken Hasan Soysüre’nin ölüm haberiyle köy yeniden yasa büründü.
Nuhrakta Şığo Dirlikle birlikte Bilal Çolak’ın katlediliş haberi kara bir bulut gibi çöktü köye. İrfan Çolak, Ali Yüksel, Nüdem (Türkan Yüksel) ve son olarak Savaş Maraşın (Memet Soysüren) katledildiği haberi bir kez daha acı ve hüzne boğdu Kantarmayı.
Memet Soysüren’nin ölümü kuşkusuz herkesi üzdüğü gibi beni de derinde üzdü. Şahsen yüz yüze tanışmak nasip olmadı. Çok isterdim. Babası Pir Şığo Soysüren bilge bir Alevi piriydi. O, 12 Eylül öncesi bölgede devrimcilerle, yaşına göre ilişkileri iyi olan birkaç kişiden biriydi. Pir Şığo Dede yaşına göre çok okuyan ve köyün tek bilge kişisiydi diyebilirim. Memet Soysüren yoldaş böyle bir babanın oğluydu. İnanıyorum ki geçmişe ilişkin onda çok şey öğrendi. Özellikle Alevilerin karşılaştıkları haksızlıklara ilişkin.
Memet Soysüren yoldaş, Kürt halkının özgürlük mücadelesi için mücadele verdi. İnanıyorum ki o, Alevi ve bilge bir Pir Babanın çocuğu olarak Aleviliğin karşılaştığı, inkarcı ve asimilasyoncu devlet politikasına karşıda öfkesi bilenmiş bir devrimci olarak savaşma yolunu seçti. Bu çok anlamlı. Bugün Devletle dirsek temasında olan ve Aleviliği İslam’ın içinde ve özü olarak görmeye, göstermeye çalışanların, bir Alevi Pirinin çocuğu olarak onu örnek almalılar.
Alevi örgütlenmeleri içinde özellikle belli bir kesim devrimcilere ve Kürt özgürlük hareketine mesafeli durmayı terci etmeleri bilinmeli ki, kendi gelecekleri için sıkıntılı bir geleceğin örgütlenmesine katkı yaptıklarının bilincine varmalarının zamanı artık.
Her insanın yaşamında vermesi gereken önemli kararlar vardır. Kimi insan kendisini-benliğini inkar etmekle, kendi özel yaşamını teslimiyetçi bir ruhla düşünürken, kimisi de bu olanaklara sahip olmasına rağmen, toplumsal düşünmeyi daha erdemli bir davranış olarak kendisine ilke edinir. Memet Soysüren yoldaş ve aynı köylü olan diğer yoldaşların ikinci yolu tercih etmeleri ve onurlu bir toplum yaratma uğruna feda bir ruhla mücadeleyi seçmeleri, baskıcı, Asimilasyoncu devlet politikalarına karşı savaşmaları her alanda örnek alınmalı. Onların anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Türk devletinin tüm halklara karşı soykırımcı ve sömürgeci yaklaşımı ister istemez Memet Soysüren yoldaşın içinde bir öfke oluşturmuştur. Özellikle bir Alevi Pir Dede çocuğu olması, Alevilere yönelik soykırımcı yaklaşımlar ondan büyük bir öfkenin oluşmasında etkili olmuştur.
12 Eylül askeri faşist diktatörlüğü, Elbistan’da özellikle Alevilerin yaşadığı köylerde Alevi olmalarından kaynaklı artı bir baskı ve işkence uygulamıştı. Kantarma bunların başında gelirdi. Hem devrimci faaliyetlerin daha yoğun ve hem de Aleviliğin-Sinemilli Ocağının bölgedeki merkez köyü olmasından dolayı daha çok baskı, hakaret ve aşağılamalara maruz kalan bir köydü.
Bir kış günü köyde operasyon yapmaya gelen askerler tüm erkekleri okul bahçesinde toplarlar ve onları köyün içinde akan Söğütlü deresinin içine elbiseleriyle girmelerini emrederler ve suya dalmalarını isterler, suda bekletirler onları, bir kış günü. Memet Soysüren’nin Babası Şığo Dede de suya daldırdıkları köylülerin arasında. Köylüleri sudan çıkardıklarında Şığo Dedeyi ayırırlar ve onun bıyıkların kesmek isterler. Alevilerin Bıyıklarına dokunulmanın hakaret ve aşağılanma olarak algılandığını bilen komutan bozuntusu, Şığo Dedenin bıyıklarını kesmek için gereken talimat verir askerlere. Şığo Dede direnir “benim canımı almadan bıyıklarıma dokunamazsınız” der ve direnmeye devam eder ve bıyıklarını kestirmez. Bu karşı koyuşuyla Şığo Dede, komutan bozuntusunun muradını kursağında bırakır.
İşte Memet Soysüren böyle bir pirin, sosyalist, devrimci çocuğudur. Genlerinde asimilasyona ve soykırıma karşı direnmek vardır onun.
O, başka Pir evladı görünenlere benzemez. Anlaşılan odur ki, engin bir bilgi ve birikimin şekillendirdiği bir kişilik Memet Soysuren yoldaş. Babasından, Şıgo Dededen almıştır direnmenin erdemini. Sömürgeci, asimilasyoncu Türk devletinin Alevi karşıtlığı onun ökesini dahada bilemiştir.
O, Memet Soysüren yoldaş, önemli bir Alevi ocağının (Sinnemili Ocağı) evladı. Türk devletinin soykırımcı tarihini tersine çevirmek için PKK saflarında yiğitçe savaşan ve hiçbir sorumlulukta kaçmayan bir kişilik olduğunu, onunla ilgili yazılanlarda anlamak mümkün.
Onun anısı önünde saygıyla eğiliyor Annesine ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum. O yüreklerimizde ebediyen yaşayacaktır. Başımız Sağ olsun.
Resul Erenler
8 Nisan 2021