Maraş katliamı insanlığa karşı işlenmiş suçtur. Bu suçun bir numaralı sanığı devlettir. Anadolu ve Mezopotamya coğrafyası egemen inkarcı zihniyet tarafından oluşturulan katliam psikolojisi ile yoğrulmuştur.
Bu öyle bir psikolojidir ki genetiği nesilden nesile devam eder. Hiçbir ilaç ruhta, bilinçte ve kişilikte oluşan derin yaranın tedavisini sağlayamaz. Tedavinin bir tek ilacı vardır. İnsanlaşmak!… İnsanlaşma olgusu sadece biyolojik bir vaka değildir. İnsanlaşmak hakikate giden ışığın farkına varmaktır. İnsanlaşmak, zalimi ve zulmü tanımaktır. İnsanlaşmak, zalimin ve zulmün karşısında tavır almak, korkunun yarattığı kirli atmosferi yaşam, insan, hak ve hakikat sevgisinin ışığıyla aydınlatmaktır.
Biz mazlumlar zalimleri de “İnsan” sanarız. Oysa insan olmak için biyolojik varlık yetmez. Biyolojik varlık sadece cisimdir. Cisme anlam veren, duygu, düşünce ve eylemdir. Eşitlik ve adalet için duygusu, düşüncesi, eylemi olmayan kişileri insandan saymak yaşamın kutsallığına yapılacak en büyük hakarettir.
Bu anlamda zalimlerin bir tek eylemi vardır, o da zulümdür. Rönesans ışığının öncülerinden, Roma Katolik Kilisesinin Engzisyon mahkemesi tarafından yakılarak katledilen rahip Giordano Bruno der ki “Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.” Maraş katliamı “Tanrıyı kullanan” canilerin “Tanrı adına” yaptıkları bir katliamdır. Maraş katliamcılarının dini zulmün, inkarın, katliamın dinidir. Maraş katliamında Hak için Hakka yürümüş sayısız insanımız var. Ama bunlardan ikisi düşüncesi, duygusu ve eylemiyle biraz daha farklı ve anlamlıdır. Biri Gıjık Dede (Sabri Özkan.) Diğeri ise Guro (Mehmet Kocamaz)dır.
Gıjık Dede 3 Nisan 1978’de katledilir. Bilindiği gibi Maraş katliamı planı tarihi geçmişi olan kirli bir plandır. Asıl plan Gıjık Dede’nin Hakka uğurlanması sırasında uygulamaya konulacaktır ama bundan vazgeçilir. Ve büyük katliam 19/26 Aralık 1978 tarihine ertelenir. Gıjık Dede bir gün mahalle kahvesinde oturmaktadır. “Ülkücü” faşistlerin bir arabayla geldiklerini görür ve kapıya çıkar. Faşistlerin amacı kahvehanenin içine girmek ve oturanları yaylım ateşine tutmak, toplu katliam yapmaktır. Gıjık Dede ellerini kapının iki yanına koyar ve adeta “Beni öldürmeden buaraya giremezsiniz!” diyen bir görüntü verir. Katiller gıjık Dede’nin bedenine 12 el ateş ederler ve Gıjık Dede Hakka Yürür. İçerdekiler Gıjık Dede’nin bu destansı fedakarlığı sayesinde bir dahaki katliama kadar kurtulmuştur! Gıjık Dede çağımızın ermişlerinden bir ulu kişidir. Ama adı sanı bilinmez. Aşk olsun sana Gıjık Dede! Aşkı niyaz olsun! (Asıl adı Sabri Özkan, lakabı Gıjık Dede’dir. Gıjık Kürtçe bir sözcüktür. Saçları ve sakalları seyrek ve dik dik olanlara Kürtçe Gıj/Gıjık derler.)
Guro (Mehmet Kocamaz) ise ayrı bir destandır. Hani katliamdan kalan bir resim vardır. Katledilen canlar arasından yüzünde acının derin izleriyle, çömelmiş halde bir yakını arayan can! İşte bu can Guro’dur (Kürtçe Kurt demektir.) Guro’ya bir kolu engelli olduğundan “Çolak” da derler. “Guro” katliam sırasında destansı bir direniş gösterir. Siyasi bir örgütlülüğe mensup olmadığı halde silahını alır ve katliamcıların püskürtülmesinde büyük fedakarlık gösterir. 12 Eylül 1980’de TKP ML, Hareketi üyesi olmaktan tutuklanır ve ağır işkenceler görür. Gördüğü bu işkencelerin etkisi ile 17 Aralık 1982’de Mersin Hapishanesinde Hakka Yürür.
Maraş katliamında Hakka Yürüyen canları, Gıjık Dede ve Guro ‘yu saygı ile anıyoruz. 21 aralık 2013 Cumartesi günü Maraş Mağaralı Mahallesinde Gıjık Dede, Guro ve katliamda yitirdiğimiz canlarımızı anacağız. Gıjık Dede aşkına siz de gelin!…
Kemal BÜLBÜL (18 Aralık 2013-ÖZGÜR GÜNDEM)