“Nar Taneleri“ araştırmacı Yazar Ahmet Guven’in Haziran 2016’da Londra’da basılan kitabının adıdır. Kitap 104 sayfa, resimlerle de anlatımına önemli tarihi belge niteliği katan 9 öyküden oluşuyor. Kitabın amaç ve içeriği hakkında yazarın kendisi basına şu açıklamaları yapmıştır.
“Hrant Dink’in anısına yapılan bu çalışmanın iki ana amacı var; birincisi soykırımda hayatını kaybeden kurbanları anmak ve acılarını unutmamak. İkincisi soykırımdan kurtulan ve kıyıda, köşede ‘’Nar Taneleri’’ gibi dağılıp kalmış insanların yaşam öykülerini belgeleyerek, duyan var mı? deyip, vicdanlara seslenmektir. Kitapta üç döneme ait dokuz yaşam öyküsü ve bir söyleşi yer almaktadır. ‘’Menekşe Hatun’’ öyküsü, II. Abdülhamit döneminde, ‘’Hacin Direnişi ve Zaruhi’nin öyküsü’’ Mustafa Kemal döneminde, diğer yedi öykü ise 1915 döneminde yaşananlara dairdir.’’
Her ne kadar yazar yukarıda da belirttiği gibi, çalışmasının iki amacı olduğunu söylese de, bize göre üçüncü önemli bir nokta daha bulunmaktadır. O da, özellikle Kürt aydınları tarafından tartışılan Kürt Halkının Ermeni katliamındaki rolüdür.
Yaşadığımız süreçte mazlum halklar arasındaki dostluk çemberi giderek daraltılmakta ve çok yönlü saldırılara maruz kalmaktadır. Özellikle de doğup boy attığımız topraklarda ırkçlık, inkarcılık, tekçilik giderek azgınlaşmaktadır. Milyonlarca insan yerlerinden edilmiş, hergün yeni katliam haberleriyle bir kez daha sarsılıyoruz. Mazlum halkların dostluk ve dayanışması giderek daha çok önem kazanmaktadır. Tam da böylesi bir süreçte sevgili Ahmet Güven’in yaptığı çalışma son derece önemli bir işlev görmekte ve halklar arasındaki dostluk çemberinin muhafaza edilmesine büyük bir katkı sunmaktadır. Ermeni halkına reva görülen katliamlarda işbirlikçi Kürtlerin de önemli bir rol oynadığı hepimiz tarafından bilinen bir gerçek. Ancak bu uğursuz düşman-komşu ilişkisinin yanında Kürt Halkının özellikle de Kızılbaş olanları tarafından da bugün saygı ile andığımız yüz akımız niteliğinde sahiplenme örnekleri yaşanmıştır. Özellikle de bazı Kürt aydınlarının toptancı bir anlayışla, mealen, ’’Ermenileri kurtarmaya çalışan Kürtler Ermeni kadın ve kızlarıyla evlenmek için bu davranış içerisine girmişlerdir’’ şeklindeki haksız ve toptancı bir iddiaya Ahmet Güven yer yer canlı tanıklarla yaptığı görüşmelerle en iyi cevabı teşkil eden belgeler sunmaktadır. Bu davranış ve sahiplenmelerin sayısının çok olması elbetteki arzu edilirdi. Şimdilik bildiğimiz ay sayıdaki olumlu örnekleri öne çıkararak dostluk ilişkilerinin yaşanmış düşmanlıklara feda edilmemesine özen göstermeliyiz. Bu anlamda, konuya ilişkin yapılmış çalışmalar içerisinde Ahmet Guven’in bizlere sunduğu öyküler son derece önemli bir rol oynamaktadır. Az da olsa bu olumlu örneklerin öne çıkartılarak halklar arasındaki dostluk köprüsünün güçlendirilmesi yanında yapılan katliam ortaklığı da elbette hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde mahkum edilmeli ve zaman kaybedilmeden gereği yapılmalıdır.
Dostluklar, olumsuzlukların mahkum edilerek gereğinin yapılması yanında olumlu örnekler üzerinden inşa edilir…
Mehmet Şeker